30 Nisan 2008 Çarşamba

civciv


Babamın mühendislik harikası, kümes ve odunluk entegre tesisinde tavuk beslediğimiz dönemlerden kalma bir civciv sevgim vardır... ( bir yerde okumuştum yurtdışında çocuklarda hayvan sevgisi oluşsun ve de sorumluluk bilinci gelişsin diye ana sınıfında her öğrencinin bir hayvan beslemesini sağlıyorlarmış...) çok şanslıyım bu konuda, çünkü bir çok hayvan besledim, içlerinde en sevdiğim de civcivler olmuştur. (kaçınızın babası yatağına yumurtadan yeni çıkan bir civciv getirmiştir...(ki düşünün 21 gün boyunca o çocuk tavuğun altını her gün kontrol edecek kadar tırlatmış :))) )

bu konu uzayacak gibi, ben iyisimi özetliiim. öğrencilerimden biri laf arasında civcivlerinin olduğunu çıtlattı. bunu duyar duymaz öğrencimden birini kızıma getirmesini istedim. sağolsun mehmetcim kırmadı beni, civcivi getirdi. civcivi görünce kızımın sevgisi görülmeye değerdi.
öğrencime şıklık olsun diye de civcvin ismini ŞEKER koydum;)))

26 Nisan 2008 Cumartesi

Çay Biçtik



Yeşilin en güzeli içinde bulunmak büyük mutluluk. sabahları içtiğimiz o sıcak çayın bu rengine vurulmamak elde değil.


Bu arada cennetten kopan bir yere yerleşen rabişin evini görmek gönlümüzü açtı...
bide hamarat annesinin hazırladıklarıyla beslenmek harikaydı.


çay biçmeyi yeni öğrendim ama sanırım bu işi becerebilirim...
günlüğü 50 ytl miş :)

17 Nisan 2008 Perşembe

Üzerine su dökülen laptop


Bahar ile birlikte enerji patlaması yaşayan kızım, son vukuatiyle, kalp krizi geçirmeme sebep oldu :)) olaylar şöyle gelişti: şalgam suyu canım çektiğinden marketten şalgam suyu almıştım. eşimden hararet anında şalgam suyu istedim. laptobumun yanına konan şalgamın rengini beğenen kızımda, ilginin ortağı olan laptoba haince bir saldırı gerçekleştirdi. koca bir bardak şalgamın laptoba döküldüğü an ağır çekim gibiydi :)))
hızlı bir hareketle kızımı alıp eşimin üzerine fırlattım :))
pardon onu sonra yaptım :)))
şaka bi yana, hızlı bir hareketle önce laptobu ters çevirdim, akabinde (bu kelimeye de gıcık oluyorum) elektrik bağlantısını ve pilini çıkaardım, sonra saç kurutma makinası ve kağıt havlu yardımıyla israf olan bir miktar şalgamı içtim :))
bir iki iş bilen ile görüştükten sonra bilgisayarı 2 gün dinlenmeye bıraktım.
dınınınımmm işte yazımı bilgisayarım ile yazıyorum ( biraz şalgam kokuyor ama buna da şükür )

9 Nisan 2008 Çarşamba

İlkokul


facebooktan bir ilkokul arkadaşımın yolladığı bu güzel fotoda malesef ben yokkum. öğretmensizlikten dollayı başka bir okula gittikten 2 hafta sonra sınıfıma öğretmen gelmiş.
:( umarım resimdeki herkes kendileri kadar güzel bir hayat yaşıyorlardır...

4 Nisan 2008 Cuma

nisan 1

şaka yapmaya bayılırım, faakat şakaya bir gün sınırlaması bana göre değil. bunu protesto ederek bu senenin 1 nisanını şaka yapmadan geçirdim (daha doğrusu yaratıcı bir şaka bulamadım :)

malesef okula gider gitmez iğrenç bir şakaya maruz kaldım ve üzülerek söylüyorum şakayı yedim :)))

olay şöyle gelişti:

öğrenci- Öğretmenim, öğretmenim fermuarınız açık kalmış!!!!
ben- lennnnnn!!!!(hamle ve sonucundabir iç rahatlaması) kaçmasana laaaaannn, hıyarrrr
gel diyorummm burayaaaa (uçarak tekme :)))

böle bir şakayı yedikten sonra gün boyu şaka yapasım gelmedi.

ikinci şaka girişimi de çok ilginçtii.

ben sınıfa girince, sınıfın seviyesiz bir şakasına maruz kalacağımı bilerek gayet sakin, tedirgin masama doğru yürümeye başladım. masa örtüsünün oturacağım yere doğru sarkık olması beni biraz kızdırdı. çocuklar bu örtüyü neden böle bıraktınız, ( bu aradada sandalyem ile masa arasında örtüyü düzeltiyorum) masa altından vaaaaouuuuuuu a diye bir ses ile bir elin diz kapağımı tutuğunu hissettim. diz bölgemdeki titremeyi kimse görmediği için çok şanslıyım.

birden arka sıralardan ingilizce öğretmenimiz buket hanımın fırladığını farkettim (tosbağa hazretleri sınıfı ayartmış, hep beraber şaka yapıyorlar, bak bak bak)

neyseki öğrenciler karşısında karizmayı kurtardık :))