3 Mart 2008 Pazartesi

atabarı kayak merkezi

görüntülere kavuştuğumuza göre yayınlamanın zamanı gelmiştir.

buketblu (sağda ;) ) güne başlarken çekilen videoyu ekleyecekti, umarım eklemiştir. bende ayrılmaya yakın çektiğimiz videoyu ekledim. görüntüleri izleyince gaza gelip yeniden gitme planları kurmaya başladık bile ;)
(en önde fırlayıp giden benim )


1 Mart 2008 Cumartesi

şaçinka

bir süredir our english teacher says, arkadaşlaarrr artvinde saçinka diye kayak merkezi vaarrmış hemen gitmeliyiz, vallah gitmeliyiz; size kaymayı da öğretecem...

ilk duyduğumda ben de gitsem mi ki ne diye düşünürken, bilmem neden vazgeçtim.

aklımıza yerleşmiş filimlerden, zengin sporu diye. burjuvaziyi temsil ediyor golf gibi. yapamayıp rezil oluruz falan ve de filan derken...

our amaizing teacher'ın bizi ikna etmesi zor olmadı tabiii.

vee bizz güzel bir gurupla artvinin atabarı kayak merkezine doğru yola koyulduk. kayak alanına sabah erkenden vardık.aşağıya oranın bi fotsunu koyiiim, daha sonra videoları da ekliycem ;)

28 Şubat 2008 Perşembe

cemremin ilk karı

Sabahları, babanız veya anneniz tarafından karın yağış haberini aldınız mı hiç??? ( düşünsenize uykudan uyanıyorsunuz ve her yer bembeyaz)
aslında güzel olan duygu karın yağışı değil, sevdiklerinizin size güzel bir haber verirken ki heyecenıdır. en azından benim için :)
şimdi bu görevi eşim üstlendi...
uzun zamandır verdiği mutluluğu unuttuğum bu olayı bu sene eşim tekrar yaşattı bana.
(bi tanesin ;)
beni tanıyanlar bilir, kar olunca kendimi kaybederim... bir çok arkadaşım gazabıma uğramıştır (abim, elif,mustafa,mevlüt,murat,fahri, buket, ali,h. ibo, neşe, sündüz, ayşe... adını unuttuklarım kusura bakmasın :)

işte, Cemremin karla oynadığı ilk görüntüler



17 Şubat 2008 Pazar

kiss

harika bir reklam...

14 Şubat 2008 Perşembe

mim

yine mimlenmişim !!! ama been bir gün biii mimliycem bunları görecekler günlerini :)

'İşte Bunlar' Listesi

-paraşütle atlamak

-dalgıçlık denemek

-saz çalmak

-tekrar bir kongrede sunum yapmak

-tekne ile ege sahillerini gezmek


Yapmayı neden beklediğimi bilmediklerim

-Yüksek bir dağa çıkmak ve kayarak inmek

-ralliye katılmak


Bir daha dünyaya gelsem ve seçme şansım olsa,

-yine aynı anne-baba -kardeşe, aynı aileye ve aynı dostlara sahip olmak:)

-aynı kaderi yaşamak



eda hanım mimliyorum sizi

bayar şahin & metin kemal kahraman

sağ tarafa çok beğendiğim iki şarkıyı koydum ;)

dinleyin bakaluuumm :)

13 Şubat 2008 Çarşamba

bir fıkra daha

Ormanlar kralı aslan çok sıkılmış bir vaziyette ağacın altında otururken
yanına tilki yanaşmış.

Tilki - "hayırdır kralım neyiniz var?"

Aslan - "hiç sorma çok canım sıkılıyor"

Tilki - "ondan kolay ne var kralım, çok komik bir numara biliyorum"

Aslan -"ne yapcaz"

Tilki - "şu ilerideki bizim kırmızı şapkalı tavşanı çağıralım ve neden
kırmızı şapka taktın laaan deyip girşelim"

Aslan - "tamam hade

Aslan -"tavşaaaaaaannnn, gel lan burayaa"

Tavşan -"buyul kyalım"

Aslan -"neden kırmızı şapka taktın laaaan"

Tavşan - "hık mık "

derken aslan ile tilki güzelcene benzetmişler tavaşanı.
diğer gün aslan yine sıkkın sıkkın otururken tilki yanaşmış.

Tilki -"hayırdır kralım"

Aslan -"yav yine canım sıkkın, şu tavşanı, çağırsak mı??"

Tilki -" siz bilirsiniz kralım "

bir iki gün daha böyle tavaşnı dövmüşler, bir başka gün aslan yine
tavaşnı çağırmaya karar vermiş. tam çağırırken tilki atlamış.

Tilki -"yav kralım hep aynı bahaneden dövünce sıkıcı oluyor"

Aslan -"farkındayım da ne yapalım oğlum"

Tilki -"kralım para verelim tavşana, sigara almaya gönderelim, sigara alıp geldiğinde, eğer getirdiği sigara filitreliyse, neden filitresiz getirmedein
laaaaan der döveriz, eğer filitresiz getirirsede tam tersini söyleyip döveriz"

Aslan -"harika fikir" "laaaaaan tavşannnnnn buraya gel oglimmmm"

tavşan eli kolu sargı içinde aslana doğru seğirmiş

Tavşan- "buyul kyalım"

Aslan-"al laan bu parayı da sigara getir bana, hadi çabuuuukk"

tavşan dayak yememenin memnuniyeti ile "derhal kyalım" deyip fırlamış.
200 metre gitmiş gitmemiş, arkasını dönmüş " kyalım sigara filitrelimi filitresizmi olsun" demiş

Aslan-"tavşan gel laaan burayaaa"

Tavşan-"buyıl kyalım"

Aslan -"neden kırmızı şapka taktın laaaan"
pataküte pataküteeee

fıkra

Temel Ile Cabbar
Karadenizli Temel ile Konyali Cabbar birlikte tatile cikarlar.
Fethiye'de, Kelebekler Vadisi'nde kamp kurarlar.
Tatillerinin ikinci gunun aksami guzel bir yemek yiyip
uykuya dalarlar. Birkac saat sonra Cabbar
uyanir ve Temel'i de durtukleyip
uyandirir. Temel uyku sersemidir;

>Ne oldu? Ne istisun?"

"Temelcigim. Yukariya bak ve bana ne gordugunu soyle."

>Temel gokyuzune bakar ve cevap verir:

>-"Ha punun icun mu uyandirdun benu?. Paktum iste.

>Milyonlarca yilduz gorirum...Isil isil parliyan

>milyonlarca yilduz..."

>Cabbar tekrar sorar:

>Peki, bu sana neyi gosteriyor?"

> Artik iyice uykusu kacan Temel biraz dusunur ve
filozofca cevap verir:

> -"Teolojik olarak Tanrunun kudretinu ve kendu
acizligimuzu corirum. Felsefik olarak, evrenun
sonsuzlugunu ve onun karsisindaki onemsizligimuzu
corirum. Astironomik olarak galaksilerun,yilduzlarun,gezegenlerun varligini
corirum. Meteorolojik olarak pucun havanun cok guzel
olacaginu corirum.Yilduzlarun konumuna bakarak da
gecenun koru ve saatin 3 oldugunu,penu luzumsuz yere
uyandirdugunu coruyorum...Niye sordun punu pana? Ha
sana neyi costerur?"

>Cabbar cevaplar:>
-"Ulan hiyar, cadirimizi calmislar..."

10 Şubat 2008 Pazar

geyik var


Resimden geyik çıkarmaya çalışacaz. Hadi bana kolay gelsin…(geyik zaten resimde demeyin, biliyoruz resimde geyik olduğunu, böle çok bilmiş okuyucuda sinir eder adamı) geyik ve kediyi sohbet ettirecez…

Geyik- selamın aleyküm, Munzur dağlarına gidecektim de…
Kedi- abi burası alaska, kafayı mı yedin…
--
Geyik-selam sana misafirliğe geldik…
Kedi-bugün yokum sonra gelin
--
Geyik- dışarı gelsene kartopu oynayalım
Kedi- annem arkadaşlarınla çok geyik yapıyon da ders çalışamıyon dedi…
Geyik- o zaman bizi içeri al
Kedi- bugün yokum sonra gelin…
--
Geyik- selam yoldaş, seni esaretten kurtrmaya geldik, aç kapıyı özgürlüge koşalım.
Kedi- soğuk mu dışarı?
Geyik- pek sayılmaz
Kedi- siz koşun ben size yetişirim…
--
Geyik- ben buraya test yaptırmaya gelmiştim.
Kedi- ne testi??
Geyik- DNA testi, bu yavrunun benden olup olmadığını kontrol edecektim
Kedi- bunu sen doğurmadın mı?
Geyik- evet ama bu konuyu içeride konuşsak…
Kedi- tüh yemeği ocakta unuttum…
--
Geyik-işte bu ikimizin yavrusu aç kapıyı da içeri girsin garip. Isınsın biraz.
Kedi- iyide ben dişiyim…
Geyik- hazır bebek istemez misin?

8 Şubat 2008 Cuma

Kadınlarımız

KADINLARIMIZ
Toprak öyle bitip tükenmez,
dağlar öyle uzakta,
Sanki gidenler hiçbir zaman hiçbir menzile erişemeyecekti.
Kağnılar yürüyordu yekpare meşaleden tekerlekleriyle
Ve onlar ayın altında dönen ilk tekerlekti.
Ayın altında öküzler başka ve çok küçük bir dünyadan gelmişler gibi ufacık kısacıktılar
ve pırıltılar vardı hasta kırık boynuzlarında
ve ayakları altından akan toprak, toprak, ve topraktı.
Gece aydınlık ve sıcak ve kağnılarda tahta yataklarında koyu mavi humbaralar çırılçıplaktı.
Ve kadınlar birbirlerinden gizleyerek bakıyorlardı ayın altında geçmiş kafilelerden kalan öküz ve tekerlek ölülerine.
Ve kadınlar bizim kadınlarımız: korkunç ve mübarek elleri ince,
küçük çeneleri, kocaman gözleriyle anamız, avradımız, yarimiz
ve sanki hiç yaşanmamış gibi ölen ve soframızdaki yeri öküzümüzden sonra gelen
ve dağlara kaçırıp uğrunda hapis yattığımız
ve ekinde, tütünde, odunda ve pazardaki ve kara sabana koşulan
ve ağıllarda ışıltısında yere saplı bıçakların oynak, ağır kalçaları ve zilleriyle bizim olan kadınlar, bizim kadınlarımız şimdi ayın altında kağnıların
ve hartuçların peşinde harman yerine kehriban başlı sap çeker gibi aynı yürek ferahlığı,
aynı yorgun alışkanlık içindeydiler.
Ve onbeşlik şaraplenin çeliğinde ince boyunlu çocuklar uyuyordu.
Ve ayın altında kağnılar yürüyordu Akşehir üzerinden Afyon`a doğru.
NAZIM HİKMET

Usta şahirin bu şiirini okuyupta etkilenmemek imkansız. uzun zaman çelişki yaşadım kadınlara verilen saygı hakkında. Feministlik çizgisinde sek sek oynadım. En sonunda farkına vardığım sonuç; kadına en çok saygısızlık yapan, kadına güvenmeyen, kadının hakkını yiyen hiç akla gelmedik cins kadınlar.

Ünzile

üniversite zamanından beri çok beğendiğim Şebnem Ferah'ı uzun süredir dinlememiştim. mp3' üme habersiz kaydedilen yukarıdaki parçeyı dinleyince çok beğendim. Şebnemli şarkılara devam...

6 Şubat 2008 Çarşamba

yanıyorum

çok sevdiğim bir parçayı ekledim, dinleyin bakalım beğenecekmisiniz???


5 Şubat 2008 Salı

amarula yermisiniz :)))

bi an önce fidelerini bulup dikmek istiyorum. eminim ki manavlarda kapış kapış gider.




biraz araştırınca, amarulada alkol bulunduğunnu öğrendim yalnız bunu araştırmaya gerek yokmuş, hayvanların hareketlerinden belliymiş.

2 Şubat 2008 Cumartesi

antalya çiçek pasajı

dün gece uzun süreden sonra çiçek pasajına gittik. lise sonrası uzun bir süre takıldığım çiçek pasajında anılarımla hasret giderdim. biralarımızı yudumlarken güzel türküler söyledik, halay çekmeyi de unutmadık tabiii :D

aklıma ilke geldi. güzel bir türkü söylerdi. youtube tan baktım, bulamadım. daha doğrusu buldum da. türkü ile ilke kesişim kümesi oluşturamadı.
aşağıya, pasajda dinlemekten zevk aldığım o türküyü ekliim dedim...



31 Ocak 2008 Perşembe

ilk aşk

Şu google'u arasanız okadar çok şey çıkar ki aşk hakkında...

ilk aşık olduğunuz insanı unutan var mı? ( insan kelimesi cümlede eğreti duruyor di mi, tekrar okuyunca farkkettim neyse düzeltene kadar bir iki cümle daha yazaarım, unuttururum nasıl olsa) aşk kelimesi, a harfinden gelmiştir. A harfi de gırtlaktan gelir ( unuttunuz dii mi ) :))))

bu arada ben ne anlatıyordum.... haaa ilk aşk,

ilk aşkkınızı eğer çocukken yaşamışsanız, karşı tarafı çok rahat incitebilirsiniz örneğin; kolunu sıkıp, saçını çekebilirsiniz...

lisede yaşamışsanız, yanardağ misali sivilcelerinizin arasından keskin bakışlar fırlatabilirsiniz...

üniversitede yaşamışsanız, (çüş yani, ne biçim insansın, insan bu yaşa kadar hiç olmazsa bir iki platonik takılır di mi ama ...) bence geç kalmışsınız...

halen yaşamamışsanız, yeşillik bir alan bulunuz ( mümkünse çok uzaklarda trenin geçebileceği bir manzarası olsun), oraya uzanınız...

ne alaka di mi ama ... bu yazı da nerden çıktı... bi haber sitesinde okuduğum ilk aşk haberinden etkilendim sanırım.. belkide okumadığım bir haberden etkilendim.. kim bilir :)))

29 Ocak 2008 Salı

hazırlık

facebook'a üye olurken, aklımda hep aynı istek vardı. ilk ve orta okul arkadaşlarımı buliiim ve de okulda çekilmiş bir fotoğrafı arkadaşlarımdan edinimmm........

ve ne güzel bir siteymişki beni bu isteklerime kavuşturdu.

24 Ocak 2008 Perşembe

takdir ve teşekkürler....

Öğrencilerime teşekkür aldığımda hissettiklerimi anlatıyorum karne zamanları. buraya da yaziiim ileride okurum günlük niyetine :(((
hazırlık sınıfında 28 saat ingilizce gördüğümüz yıllarda, ingilizce ile aram bozuldu. lise sona kadarda barışamadık zaten. karnem de hep dik dik bakardı bana. burnuda bir havada ki
1 ...
hiç huyum değildi gidip öğretmenlere -
"hocaaaaamm teşkür alcam, takdir kaçıracam" demek. öleeee gelecek belgenin beni tatmin etme ihtimali yoktu da ondan mıdır nedir...orta iki veya orta 1 miydi neydi. tüm derslerim iyi ingilizce 1. psikolojik ve fizyolojik bozukluğu olan bir müdürümüz vardı ( ayakkabısı boyalı olmayanı,( bazen atlette bile bakardı) okul önünde fena halde severdi. adamdan korkumuzdan cebimizde yağlanmış bez taşırdık ( ayakkabıya sürünce manyak parlıyor :) ) tüm okulla karneleri kendisi dağıtıyor. zayıfı olanlar için elinde ince bir sopa... takdirler okunuyor ve dağıtılıyor... teşekkürler dağıtılmaya başlandı, bir ara adımı duydum. şaşkın ördek yavrusu gibi seğirttim sahneye ve karneme iliştirilmiş teşekkürü aldım. ilginçtir hakkım olmayan bir belge oluşunun farkında oluşumdan mıdır, sevinemedim. zaten sonrada alamadım teşekkür.

Antalya anadolu lisesindeyekende bir takdir verdilerki, hatırladıkça gülüyorum. orta 3 te antalya ya taşınınca, bi baktım adamlar almanca 2 , ingilizce mat ve ingilizce fen görüyorlar. koku filimi gibi 3,5 yıl sonunda okulu yarım dönem uzattım. kredi tamamlamak için sporla ilgili 4 ders aldım. sene sonu hiç düşünmediğim bir takdir belgesi görünce iyice soğudum bu belgelerden.

şimdi bi de onur belgesi gibi bişi varki anlamış değiliim. o belgeyi almayan öğrencilerimiz onurumuzumu lekeliyor. neyse uzun yazmayı sevmem aslında ama önemlii değil kendime yazdığıma göre ...

19 Ocak 2008 Cumartesi

orda kimse var mııııı????

Bu blok olayına ilk girişim meraktandı. şimdi ise bi nevi günlük oldu benim için. bloğa sayaç ekledikten sonra yazı yazmak gizemli bir hal aldı. bi bakıyorum sayaçta rakamlar ilerlemiş. kim okuyorki acaba???
bazı öğrencilerimin bloğumu keşfetmelerinden dolayı sansür uygulama zorunluluğu doğdu. bu zorunluluk bloğumun rengini biraz soldursada yazmaya devam etçem.
sayaç demişken beni aldı biii merak. zahmet olmazsa yorum bölümüne kendiniz hakkında bilgi bırakırsanız sevinirim. bırakmazsanız, bloğumu ziyaret edenlerin hep aynı kişi olduğundan şüphelenecem.

yazı altında yorumu tıklayınca nickname bişi yazın, üstteki yazı yerine de tabi, altına da şifre girdinmi bitti gitti.


(not birilerinin olduğunu hissetmem yazma güdümü arttıracaktır)

Yiğit Özgür'ü öldür hakkını yeme

Yiğidi öldür hakkını yeme di mi ama
teşekkürler YİĞİT ÖZGÜR














17 Ocak 2008 Perşembe

çoruh donmuş

dün haberlerde çoruh nehrinin donduğundan bahsedince spiker, şaşırdım
"ne alakası var kardeşim ahada akıyor işte şorul şurul" bugün artvin de küçük bir işi için gitmiştik, dedim dur şurdan bi bakiiim
şoooookkkk işte donan çoruh


16 Ocak 2008 Çarşamba

sobalı günler


sobalı evlerin keyfi başkadır; nohut kızartırsınız mesela, sobanız kuzineyse yemek yaparsınız içinde. hele de kediniz varsa mayışır sobanı yakınına izlersiniz keyifle. kedi dedim de aklıma geldi. sarışın bir kedimiz vardı ( gözünüzde canlandırmayın komik oluyor)
tek katlı üç evin yan yana yapışık olduğu bir lojmanda oturuyorduk. babam evimizin önüne bir cennet bahçesi yapmıştı. bahçenin etrafı farklı kalınlık ve farklı uzunlukta tahtalar ile örülmüştü. kapıya benim akıl ettiğim uzun bir yay takmıştık. içeri girmek için kapıyı açıp girdiğinde kapı kendiliğinden kapanıyordu. kapıdan girip s şeklindeki yolda ilerlerken ilk göze çarpan yerldeki çakıl taşlarıydı. 50 cm genişlikteki yolun sağında ve solunda boyunuz büyüklüğünde rengarenk çiçekler hoşgeldiniz derdi size. kendi diktiğiniz bir bitkinin büyümesini izlemek kadar keyif verici bir şey yoktur sanırım. kapıya yanaşınca genişçene yerden 1 metre yükseklikte bir beton karşınıza çıkar. nice balkona taş çıkaracak işlevsellikte bir balkondur bu. gününüzün büyük bölümünü bu balkonun üstünde kürsünüze kurulup sıcak çayınızı yudumlayıp bahçeyi izlemekle geçirebilirsiniz. bir dal olarak diktiğimiz akasyanın heybetli koca bir ağaca dönüşüp bahar ayında
o güzel çiçeklerinin kokusunu hissetmek muhteşemdi.
nedendir bilmem resmetmek istedim birden eski evimizi. kedi demiştim ilk baş, yok yok soba demiştim. hatta üstede kedi resmimi koymuştum ne :)
haa asıl anlatacağım olaya geleyim; kedimizi annem gece dışarı atıyordu ( annem kediyi severdi de, kedi koltukları sevmezdi sanırım. misafirlerin kullanabilecekleri o değerli :) kanepeleri kedimiz geceleyin canı sıkıldığından tırmalardı. bi ara baktık kediyi gece dışarı bırakmamıza rağmen kedi sabahları evde dolaşıyor. hatta misafir odasınında ışığı açık oluyor. ilk tırstık tabi ne oluyoruz dedik, kedi erdi mi :)))
meğer kedi gece çatıya çıkıyormuş, bacadan hop misafir odasındasına, atlarken ışığa baski koltukları tırmalarken daha büyük keyf al...
işte odur budur zaman akıyor değil mi ...

15 Ocak 2008 Salı

gülümsemek

keyifsiz olduğunuz zamanlarda sizi gururlandıracak, gülümsetecek anları düşünmek inanın hayatı daha çekilir hale getirecektir. benim böyle zamanlarda ilk aklıma getirdiğim marmara üniversitesindeki ulusal kongrede bildiri sunarkenki halim ( bir havalı bir kendine güven vardıki :) sormayın hele alkışların.... neyse ayıp gerçi böle şeyler anlatmak ama neyse bahsettim bi kere :)))

bir diğer yaptığım keyif getirici hareket ise yiğit özgürün karikatürlerine bakmak.işte...

beni güldüren karikatürler...














10 Ocak 2008 Perşembe

odur budur

ilk blog işine girdiğim günlerde aşağıdaki videonun sahiplernin amatör çalışmasını eklemiştim.
sonra bi baktık elemanlar tv programlarında boy gösteriyorlar filan.
izledik baktık tatları tuzları yok. onların çok izlenmesini sağlayan doğallıklarıydı neyse odur budur elemanlar sevenlerinin sözlerini dinleyip sempatik bi klip çekmişler buyrun izleyin


3 Ocak 2008 Perşembe

kolay çarpma

flaş flaş flaş
artık parmaklarınızla toplamanın dışında çarpma da yapacaksınız
:)

Math Trick For Your Fingers - Easy Multiplication - More amazing videos are a click away

30 Aralık 2007 Pazar

köyümüze dadanan çakallar

geçen sene köye gitmiştim orda çektim bu görüntüleri :)
köyün inekleri azalınca dedim bi araştıriiim
meğer aşağı kacarlar tarafından gelen hırçlar bizim heyvanlara dadanmış.
sonra gittim dereye bi iyi beslemiş kertenkele saldım ki hırçları kovalıya.
tabi bu da çözüm olmadı.
en son ineklere kitap dağıttım. böle sosyal sosyal konularda bilgilendirdim. derken inekler köye gelmez oldu baş kaldırdılar, yok efendim sütümüzün %50 si bizde kalcak filan...

bu atış böleee gider....

söz konusu videoyu 23 milyon dünyam insanı izlemiş, bi siz eksiktiniz buyrun...
bu arada yukarıdaki hikayenin devamı var ama istek olursa anca yazarım ;)


21 Aralık 2007 Cuma

öleeeeyiiiiiiiimm vallah vallah, öleyiiiiiiiiiimmmm billah billah

emimoğlu msn den bi youtube linki gönderdi. açtım hiç görmediğim bi tip, üfff nasıl dinlesem derken dinledim.
baktım adamın sesigüzel gibiiii
bi iki dinledikten sonra bloğuma koyiiiim bariii dedim
buyrun dinleyin ;)

17 Aralık 2007 Pazartesi

mimliycek buldum birisini

bu alçak olduğu kadar (bir çok güzel kelimenin sizlere anlatamayacağı kadar datlu) şirin bıket kardeşim durmuş durmuş yine mimlemiş beni. ama sanırım geçenki kadar aciz değilim artık :)) hahhahahahhaha
bilge mimledim seni


mim _ (Salzburg, avusturya;
mozart tın doğum yeriymiş ( bu arada mozart acaba zortlatma sırasında beste yapıyormuydu ????)

13 Aralık 2007 Perşembe

Eren Yazır

Herşey yakışıyordu sana da bi şu son yaptığın yakışmadı kuzen.

camer kelimesini dolduruyordun
munzuru yarıp geçiyordun
kavgadan korkupta hiç
geri adım atmıyordun
yakışmadı eren bu son yaptığın

ölüm yaşamdan tat alanları mı sever?
çoğu kişi tanıdım ot gibi yaşamış
bazısı yaşamışta kendine yaşamış
erenle yaşayanlar inanın çok tat almış
görmüş nasıl yaşanılacağını nasıl yaşanılmayacağını...

5 Aralık 2007 Çarşamba

ilk kaşık


ilk kaşık kullandığı anı ölümsüzleştirmek her ebeebeyinin görevimidir nedir :)

29 Kasım 2007 Perşembe

çilibom

İnanmayacaksınız ama bu insanlar ile aynı ülkede yaşıyoruz. İlk izlediğimde yabancı bir ülke filan sandım. Birgün sizin düğününüzde de ortaya çıkabilirler dikkat :)))

25 Kasım 2007 Pazar


borçkanın, okula gitmeden hemen önce güneşli bir günde penceremden beni selamlaması...

11 Kasım 2007 Pazar

palandöken



Geçen temmuzun ilk haftası, Erzurumda formatörlük kursuna gönderildim. kursun ilk 3 günü çekilmez gibi gelsede sonraki günler zevkli geçmeye başladı.
aşağıdaki fotoları palandöken dağında çektim, çiçekler okadarfazla ve o kadar çeşitliydiki şaşmamak elde değil.







3 Kasım 2007 Cumartesi

facebook

Buket tutturdu facebook a üye ol okul arkadaşlarını bulabilirsin, bak dene süper bişi, bugün şunla görüştük, şu gün munla görüştük...
üye oldum, kimsenin soyismini hatırlamıyorum, sinir oldum tabi.
bide zaten değerli dostlarımla ilişkiyi koparmadığım için böyle bişiyle ne uğraşcam dedim yan çizdim.
bi gün aklıma badem grubundan doğaç adlı sınıf arkadaşımın soy ismini hatırladım.
sonra onun resimleri ve arkadaşlarının resmlerine bakarken okulun yarısını buluverdim.
çok mutluluk verici bir duygu, bir zamanlar aynı havayı tenefüs etmiş olduğun kişilerin hayatlarının akışını gösteren resimleri incelemek. ne kadar da değişmiş tipler, kimi güzelleşmiş, kimi şişşmiş, kimi yavrulamış :)
bazılarına bir slm vermek anlamlı olacak, bi deneyeyim....

26 Ekim 2007 Cuma

uykusuzluk

alllaaaaammm ne olur şu kızımın uykusu eşime çekse :(

horoz gibi karşımda dikiliyor. iki gündür 2,30 da uyuyor.

işin ilginci buketin kenarında otursa gözlerini kapatıp dalıveriyor.

böyle yazınca bezgin bekir geldi aklıma :)

etrafındaki herkese verdiği huzur ile tüm canlılarda belirgin bir uyuşukluk oluştururdu.
gerçi enerji bakımından buket kardeşim jeneratör gibi ama neyse ..


20 Ekim 2007 Cumartesi

moviemaker çalışması

Buket kardeş tuturdu moviemaker diye bi program var uğraşsana dediydi de ben pek zaman bulamamıştım.
Bugün bi bakıveeeedim de abooovvv ne de güzeemişş.
yönetmenliğini yaptığım ilk filmi beğenilerinize sunuyorum buyrun izleyin .
(ikinci görünyünün arka planındaki sesleri silmeyi unutmuşum :) bi de sanırım uygun müziği seçemedim, ilk yüklediğim müzikten iyidir ama...
)


11 Ekim 2007 Perşembe

balık çeşitleri

Yazın en yorucu ve en zevkli anlarından birinin görüntüsünü ekledim.

Tekne ile balığa çıkan bir ekibe dahil oldum. evden çıkış 04:30 olunca uyumaktan vazgeçtim internette knight diye bi oyuna takılim dedim. zaman çabucak geçti ve biz 05:00 da ekip ile antalya limanında tekneye bindik.

tekneden oltayı bıraktığımızda 60 metre yemlerin aşağısına inmesini beklemek gerçekten sabır ölçen bi deneyimdi. neyseki balıkların kancaya takılmasından sonra oltayı çekmek bu olayı daha katlanılır hale getiriyordu.

tekne ile açılmayı tavsiye ederim deneyin çok zevkli...


balıklar çeşit çeşit; mercan, palamut, izmarit, barbun, istavrit






7 Ekim 2007 Pazar

çay



Dağların içiçe geçtiği bu güzel memleketten güzel iki resim...






3 Ekim 2007 Çarşamba

Damien Rice - The Blower's Daughter

askerdeyken dinlediğim ve çok beğendiğim bir şarkı, deneyin ...



2 Ekim 2007 Salı

yanlızlık

Yanlızlık çok tehlikeli bir olay. Yalnızlık kelimesi her defasında İlkayın şarkısını aklıma getiriyor.
"yanlızlık büyütür ama sonra yalnızlık çürütür..."
Her insan yalnız kalamaz. Güç ister yalnız kalmak. Dayanılmaz bir histir dünyada yalnız kaldığını farkedebilmek. Acı verir, debresyona sokar bu irkiliş. Güçlü karekterdeki insanlar bir bebek büyütür gibi geliştirirler karekterlerini bu süreçte. Paylaşılmayan sevgi, nefret, bilgi... bu süreçte insanın verimliliğini kısırlaştırdığı için, çürütmeye başlar bireyi giderek bu yalnızlık, bu çürüme ilk yalnızın bedeninde filizlenmeye başlarken giderek güçlü bir ağaç olur kök salar yalnızın kalbine. Sahiplenir yalnızı yalnızlık.
Peki nedir kurtuluş!!!
Tabiki en kutsal davranış kurtarır insanı bu durumdan. İnsan ancak yalnızlığını paylaşırsa yalnız kalmaz.
Yanlızlığınızı paylaşacak kadar cesur olun. Tanrı bile yalnızlığını paylaştığına göre...

29 Eylül 2007 Cumartesi

:) Karpuz :)

netten okuduğum ve çok güldüğüm bi fıkrayı aktarayım dedim...

Kadın kocasını arar ve akşama misafirlerin geleceğini söyler
adam da eve giderken manava uğrar.
-çok değerli misafirlerim gelecek. şurdan güzeel karpuzun varsa ver bi tane ( der)
-bey amca karpuzlarım hepsi çok iyi istersen hemen burda keseyim
adam eline tutuşturduğu karpuzu alıp keyifli şekilde evin yolunu tutar. akşam karpuzu yeme zamanı gelmiştir. adam karpuzu alıp herkesin önünde karpuzun faydalarından bahsederk kesmeye koyulur. daha bıçağı karpuza ilk saplayışında odaya berbat bi koku yayılır. adam mahçup ve sinirli bi şekilde geceyi geçirir.
sabah ilk işi manava gider ve
-Vallah manav kardeş seni tebrik etmeye geldim. hepimizi şok ettin
nasıl olduda karpuzu açmadan içine sıçtın tebrik ederim yaniiii

27 Eylül 2007 Perşembe

Benden Söylemesi

Yedek subay sınavı için Erzurum'a gidip hızlıcana ( sevdim bu kelimeyi :) ) Artvin'e döndüğümde;
"Bu yol çekilmez kardeşim, bidaha Erzurum, merzurum yolu çekmem, bu ne beee giiit giiittt" demiştim. Temmuz başı Erzurum'a görevlendirmem çıkınca, söylediğim sözler geldi hemen aklıma...
Bolu da öğrencilik hayatımda tanıdığım ve adam gibi adam işte dediğim bir arkadaşım vardı. Zaman zaman zihnimden geçerken "ne yazık bir daha karşılaşırmıyız acaba, zor be" ???
dün bi baktım Artvin'de yeğenini üniversiteye kaydetmeye gelmiş.
uzutmiiimm ,
benden söylemesi, olmaz olmaz demiyceksin

23 Eylül 2007 Pazar

yeeehooooo

Borçkadaki ilk yılımızda, sıkıntıdan halkoyunları kursuna gittik. iyiki gitmişiz.
aşağıdaki gençler kadar olmasada iyi oynuyoruz :)






HACI

aciiip güldüm daha önce izleyen varsa kusura bakmasın ;)


mimlenmişik

Buket kardeş beni bloğunun içinde yer vermişik mimlemişik sazmışık.
ufak bir ürpermeden sonra bi telaş ile okumakta olduğum kitabın ( Parodi Yaşamlar (Serdar Rifat) ) 187. sayfasını açtım ....(Mimleme olayı, sana o anda en yakın olan kitabı bulup 187. sayfadaki ilk cümleyi bloğa yazmakmış)
"Ali Tahsin, odasının penceresinden, Şapel'in bahçesindekiMadonna heykelciğine bakıyordu"
şimdi tamam da ben kimi mimlesem ki....
bi sıkıntıdır aldı beni üüüfüfff. neyse bakcez çaresine artııkkk ;)

22 Eylül 2007 Cumartesi

tamirci

Arabamın motorunda ufak bir sorun vardı. kime götürsem tanıdıkta yokkk uffff derken. yeni müdürümüz sanayide kazıkçı bir arkadaşının olduğunu, kazık mazık iyi tamir ettiğini anlatttı.
ben kara kara düşünürken, üstü başı yağ içinde bir adam bankamatikten havale yapmasına yardımcı olmamı istedi.
hazır yardımcı olmuşum, dedim dur şundan güvenilir bir tamirci adresi alayım. adam demesin mi
"abi burdaki sanayiye gitme, yabancı olduğun belli fena kazıklarlar"
benim için giderek korku filmine ddönmeye başlamıştı ki, evsahibimin oğlu ile bir arkadaşına gittik. çok şükür bu dertten de kurtuldum. Allah daha büyük dert vermesin di mi ama ;)

AMİNNNNNNNNNN

19 Eylül 2007 Çarşamba

"kalemimun uci yooog"

:D bu gün acayip komik bi olay yaşadım

okulumuzdaki arkadaşlardan biri yüksek lisansa başvurmak için şehir dışında olduğundan bugünkü nöbetini ben tuttum ( kabul edildiğini burdan övünçle belirtirim).
öğrencilerin sınıfa girmesini sağlamaya çalışırken. birinci sınıflardan minicik bir kızın sırtında çantası, elinde kalemi hüngür hüngür ağlayarak merdivenlere yöneldiğini farkettim.
"kızım zil çaldı nereye ???"
"kalemimun uci yoog"
"ne olmuş"
"kalemimun uci yoog"
"anlamadım ne oldu kızım"
"kalemimun uci yoog"
:) "ver bakiiim kaleminu"
"ühühühüh ühühühü yog işte yoggg"
sınıfına götürdükten sonra bir arkadaşından kalemtraş aldım ve açmaya başladım
açıyorum, kırılıyor. açıyorum, kırılıyor. açıyorum, kırılıyor.
en son baktım kalem kalmıycak. kalemin ucu görülecek şekilde açtım ve kızı çağırdım.
"bak işte var ucu"
kız kaleminin ucunu görünce görnül rahatlığıyla sırasına oturdu. tabi beni de gün boyu sürecek bir surat ifadesi ile bıraktı :)

17 Eylül 2007 Pazartesi

aslan abime

hey gidi hey rüya gibi bi anı canlanıyor kafamda
.... . . . .
taner abim divanda bende halının üstünde yere uzanmış kıvır kıvır kıvrıyorum.
ikimizin ağzındada neşeli bir şarkı "kırmızı balık kaç kaç (balık ben oluyorum) balıkçı seni yakalayacaaakkkk (balıkçı malüüümm. abimi hep zorlardım bu basit oyun için. ne kadar önemliydi bu oyun benim için...23 , 24 yıl önce vay beeee
..... .. . .
bi çikolata benim elimde, bi diğeri abimin elinde. abim nedense çabucak mideye indirirken çikolatısını ben hep saklardım. (küçük kardeşiz ya)abimin karşısına geçip keyifli keyifli yemak daha zevkli gelirdi. ama yanlış hatırlamıyorsam ne yapar eder bi parça koparırdı benden. yönteminin ismi de vardı TERS PSİKOLOJİ :)

iyiki varsın be canım abiiiciimm..
çikolatalar helal olsun abime :)

happy birtday to youuu
mandalina suyu....

SEL

şok şok şok
bu bizim sakin akan dere ne yamanmış yavvvv!
okulumuzun kenarında incecik akan dere, okul yolumuzu, işyerlerini
elektrik direklerini, inekleri, kömürleri...
maffetmiş :) (maffetmek kelimesinin anlamını yollayanlara süpriz hediye var)
sabah herzamankinden 1 saat önce kalkmanın verdiği zevk ile harrrruuun abiyi beklerken [kendisinin yahudi bir servis şöförü olduğu hakkında dedikodular var
(para ile yakınlığından kaynaklı olduğu sanılıyor)]. yağmur ben ve elişi tek şemsiyeye mahkum edmişken, harrruuuuun beyy teşrf etti. yüzündeki ifade ve yol giüttuu demesinden ötürü pek sıkıştırmadık. yolla çıktıktan sonra da yollun gerçekten giütmuuuş olduğunu gördük.
fotorağrafı buraya 1,2 gün içinde eklerim.

15 Eylül 2007 Cumartesi

boğulma tahlikesi

sene, geçen senelerden biri, teyze oğlunun peşine takıldık yaş ortalaması benimkinin iki katı olan bi gurupla alabalık avına çıktık. balık yakalamak için kullandığımız sistem çok ilkel ve tehlikeli. çok deli akan munzur nehri içinde belimize kadar akar suda mebs (amerikan olta) ile alabalık avlamaya çalışıyoruz ( ölmeyede çalışıyoruz dense yeridir). nehrin daraldığı yerde akıllılık ediiimde hızlı geçiim dediiim. nehrin tam ortasında su iki ayağımıda yerden keser misali kesti .( teşbih te yapıyorum ona göre metnin edebi bi değeri var :) ) derken nehir beni evirip çevirip dururken kıyıya anca yanaşabildim. tırnaklarımı toprağa saplamaya çalıştıkça, su beni ileri ve dibe doğru çekiyordu. derken incecik çimlere parmak uçlarımla yapıştım, inanın o incecik çimlerin beni nasıl taşıdığına şimdi ile aklım ermiyor...


şimdi bu hikayede nerden çıktı di mi...


fotolara bakarken oranın resmini gördüm ve aklıma o olay geldi ve burda paylaşmak istedim.







balık aşkına

bugün balık avlamak için çoruh kıyısına indim. yem olarak, kaşar peynir ve tavuk eti kullandım. balıklar yemleri çalmada o kadar uzmanlaşmışlar ki inanın yem takmaktan yoruldum.

nehir seviyesi alçalmışken kıyıdan 1 metre uzaktaki bir taşın üstüne fırlayarak daha iyi bir avlanma mevzisi edindim ( sanki savaş var mevzi filan :) ) derken edindiğim mevzi ( :D ) sayesinde balıklar hazırladığım yemleri takır tukur yoklamaya başladılar, bende tam modda girdim ki birden ayağımda bir ıslaklık hissettim.sola baktığımda nehir şişim şişim üzerime gelmez mi ( abartmıyorum realy, belkide abartıyorum neyse ) ıslanmış ayaklarla taştan kıyıya zıpladım, yaklaşık 20 metre fırlamışım ( abartmıyorum :D ) neyse şaka bi yana adrenalini uzun süredir bu kadar kanımda hissetmemiştim. herkese tavsiye ederim, dolu bir barajın altında balık avına çıkın, veya çıkmayıın ;)


aşağıyada bahsettiğim nehrin bi vukatlı resmini koyuyorum!!!

tek rakibim thy

arkasına babam sağolsun mu yazsam...
yolların fatihi mi yazsam...

sollama beni sollarım seni mi...

en iyisi en yakın zaman da SATILIK yaziiimmm.
yanlış anlaşılma olmasın arabam kendi kendine bile gidiyor. yalnız benim borcum olunca uykum arabayla dolaşmaya gidiiyor kem küm odur budur

14 Eylül 2007 Cuma

selaaammmm

Buket kardeşimi çok kıskanmamdan dolayı ortaya çıkan bloguma herkeş hoşgelmişşşş........


bu alanda nelere yer vereceğime daha karar vermedim...bölümleremi ayırsam (okul, cemre,yaşam...) hepsine ayrı bi blog mu açsam, ne yapsammm...


karar verince, mutlaka burdan haberiniz olur :)


bu aralar bi youtube videosudur, izleyip izleyip duruyozzz