30 Ekim 2008 Perşembe
Bakış açısı
adlı bir kitap aldım. merak ettim yabancı bir gözden bu olay nasıl görünüyor???
Farkına vardım ki olaylar hakkında yabancılar bizden fazla not tutmuşlar, doğal olarak ta kendilerini mazlum karşı tarafı ise zalim göstermekteler. kitabı bitirdim ama sonunda da
nasılmışşşşş dedim içimden
karşı tarafa sesleniyorum yiğidi öldürün hakkını yemeyin kardeşiiim
bu arada istanbulun ismi hakkında da bi merakım dinmiş oldu.
güya mehmet islamın bol olduğu yer diye isim takmış, islam bol, islambol, islamgoool, istangol, istanbol, istanbul...
29 Ekim 2008 Çarşamba
İstanbul gezileri 1
"ya beni gezmeye götür ya da bugün doğururum"
pendik sahil yolundan kadıköye arabamızla yola çıktık. Caddebostana geldiğimizde yol tıkanmaya başlamıştı.trafik tıkanınca etrafımıza bakma imkanı bulduk. gerçektende çok modern ve elit bir semtte olduğumuzu anladık. sanırım bu tatil gününde tüm kadınlar eşlerini tehtid ederek dışarı çıkarmayı başarmışlardı. gerçi güneşinde bunda etkisi çok fazlaydı.
kadıköye gidemiyeceğimizi anlayınca sahile dönüp park ettik. sahil kenarının bu kadar renkli ve eğlenceli olması bizi çok mutlu etti.
daha güzel bişi varsa o da tenis maçına yetişmem oldu tabiküneeee
sonuç olarak istanbulda mutluyuz ( madden olmasa da...)
bu arada fatihin istanbulu fethi ile ilgili bir kitap okudum. bir diğer yazımda aktarırım artık...
28 Ekim 2008 Salı
Yasak Kardeşim Giremezsin
aciip gıcık oldum var yaaaa... bu zihniyet hiç değişmiycek sanırım...matbaayı da aynı zihniyet yasaklamadı mı??
youtube yasak güya ama millet şakı şakır giriyor... eee ne anladım ben bu işten....
problemi çözemeyince bu soru yanlış kardeşş demeye getiriyorlar...
iyisimi bloğumu bir dosyaya kaydediiim de, sonraları bakmak eğlenceli oluyor...
yasaksız günler dileğiyle...
21 Ekim 2008 Salı
Ağlamalar
9 Ekim 2008 Perşembe
4 Ekim 2008 Cumartesi
Black cat white cat
30 Eylül 2008 Salı
şeker bayramı

22 Eylül 2008 Pazartesi
17 Eylül 2008 Çarşamba
15 Eylül 2008 Pazartesi
kapı kilidi
geçen gün üni. arkadaşımızı eve çay içmeye çağırdık. kısa bir süre için de evden ayrıldık. geri geldiğimde malesef kapı açılmıyordu. aldımı beni bir telaşşş, neyseki şimdik burda açıklamıyacağım bir teknikle kapıyı açıverdim. bu teknikle kilitlenmeyen bir çok kapı rahatça açılabilir. o yüzden evden ayrılmadan mutlaka kapıyı kitleyin, hatta bubi tuzağı bile kurabilirsiniz.
NOT: gözünü sevdiğim borçkada kapı açık uyusan bile uykun kaçmazz
8 Eylül 2008 Pazartesi
okul açılışı
sınıfıma girip öğrenciler ile tanışmaya başladığımızda 30 kişiye yakın bayburtlu olduğunu gördüm. öğrencilerimden biri de çok harika bir şov çıkardı...
Okula başlamak çok güzel, özlemişim :)
6 Eylül 2008 Cumartesi
ermenistan maçı
hepsi boş aslında, cimbommuş fenermiş, ermeniymiş değilmiş, müslümanmış budistmiş
asıl olan insan olmak....
4 Eylül 2008 Perşembe
tenis

2 Eylül 2008 Salı
balıklar
bu ruh hali nedendir bilinmez yine üzerime çullanmış durumda :)))))
31 Ağustos 2008 Pazar
istanbul
Üni. sınıf arkadaşım mustafa, eğitim fak. takım arkadaşım ümit ve de şu an için telefon ve internet ile görüştüklerim :)))
dolu dolu geçecek günler.... İyiki gelmişimmmmm :))) Borçkanın tadı halen damağımda ama boludan artvine gittiğimde ki kırgınlık yok üzerimde?????
borçkada sınıf ve branş öğretmenliği yapacak 2 ve 4 yıllık fakülte mezunları aranıyormuş.....
kızımın hemşerilerine üzüldümm....
bu aralar spor merakım depreşmeye başladıı, dün 21 de bitten iki maç yaptık bire bir olduğu için çok yorucu geçtiii, eski formuma kavuşmam biraz zamanımı alacakkk... bi de tenis merakı başladı kendime çok güveniyorum ama göründüğü kadar kolay değil sanırım....
geçen avrupa yakasında sarıyere geçtim, biraz zorlandım ama düşündüğüm kadar korkunç değilmiş, en önemli şey cesaret...
böyle daldan dala zıplamamın sebebi bir süredir aklımdakileri yazamayışım, sanırım toparlamadığım için de böyle dağınıık oldu... sorun mu bu ... bence değil :))))
15 Ağustos 2008 Cuma
iş arkadaşları :)))
bu resimdeki iş arkadaşlarımın o an neler düşündüklerini yazmadan geçemiycem;
ben: 1.250+yol+eşin yolluğu+kira-araç-işçi=????? offfff
Muhammed: tabiki bu resimdeki en yakışıklı benim... sanırım baranda 3 e yakın yolluk alır...
Bekir: kaçırsam daha mı az masraf olur acaba, bu arada müdürün en önde olması gerekmez mi laaaannn
Mustafa: ya ne laf anlamaz adam yaaa, saati 75 diyorum hala tuturmuş ne diyorrr...
Mikail: şöle deniz kenarında olsam ayaklarımı suya uzatsam.... şarıııll şuruuulll dalgalar, bir elim yağdaaa bir elimm baldaaa offff offf offff
puket: aman da yerim genişliycek aman da yerim genişliycek, artık koltuğa da uzanırımmmm...
esengül: bekle kanada ben geliyorum...
arzu: bu köyün ağası benem :)))
cemile: kerimi tekrar askere yollasammm mı acaba :)))
Tülay: iki makina var hangisine baksam acaba... dur hasan diğerine bakıyor, bende buna bakiiiim :)
Hasan: bizim makina buydu dur ben bizim makinaya bakiiim
10 Ağustos 2008 Pazar
bilgem gelmiş hoşgelmiş :)
9 Ağustos 2008 Cumartesi
nar yeme şekli :))))

Bu önerimi dinleyen hiç bir arkadaşım pişman olmadı.
herhangi bir yerden alınan, sağlamcana bir nar ( herhangi bir yerinden kesik, yırtık, delik olmamalı), sağından solundan, baş parmağın kemikli yeriyle iyicene ezilir. ezerkene dikkatli olmalıyız ki herhangi bir yerinden cörtlemsin :))
kabuğunun altından patlamaya hazır bir volkan gibi suyunu biriktiren nara minik bir delik açılır ve ordan akan suyu bir vampir gibi emilir. bu arada iki elimizle narın altını üstünü kuvvetli bir şekilde sıkalım ki nar tanecikleri tüm suyunu bıraksınlar.
3 nardan fazla yemeyiniz diliniz pörtler :)))))
2 Ağustos 2008 Cumartesi
ayşem gelmiş hoşgelmiş
30 Temmuz 2008 Çarşamba
süt kardeş

(süt kardeş kucaklama hareketini yapan)
19 Temmuz 2008 Cumartesi
tüm dostlara
bazen parçamın kaldığı yerleri düşünüyorum. ne de güzellerdi, ne de cana yakındılar. bugün artık kabul ediyorum bıraktığım parçalar artık başkalarının bütünlüğüne katıldılar. ve umarım o bütünlükler benimle karşılaştıklarında kendilerine sarılır gibi bana sarılırlar...
13 Temmuz 2008 Pazar
havuz
suyu çok seven hanfendi bir su ile buluşurken ağlar bir de ayrılırken...
havaların sıcaklığı nedeniyle annesi ile bir olup kuzuşumuza yapay havuz yaptık, bir güzel eğlendi eğlenmesine de bir türlü vazgeçmek bilmiyor. iki gündür havası inik havuzun yanına annesinin elinden tutup götürüyor ve her defasında ilginç bir şaşırma ünlemi katıyor ... ahhhhh (tam oyuncuuu)
sanırım bizden ümidi kesmiş olacak ki bugün bir eline mutfaktan bulduğu kepçeyi almış, diğerine de pet şişe. kepçeye su katmış sonrada içindeki birazcık suyu şişme havuza dökmeye başlamış
:)))))
antalyada sudan çıkmıycakmış gibi geliyor...
5 Temmuz 2008 Cumartesi
istanbul
mısayibim ile atari merakımızın olduğu günlerde antalyada ilginç bir evimizze kavuşma anı :)))
üniversite ev arkadaşımın bergamadaki evini yıllar sonra şıp diye buluverişim...
falan filan ...
google earth programınıda bu konuda kullanmayı çok seviyorum. aşağıdaki fotolar sırası ile
yeni evim:
okullarımız:
2 Temmuz 2008 Çarşamba
Borçkadan kaçış
sanki hapishaneden kaçış gibiii...
alakası yok tabii ki de...
çok güzel geçen 2 yıldan sonra borçkada birçok sevdiğimi bırakıp dönmek düşündükçe hüzün veriyor...
kızımın iketi, halası,ayşesi,rabişi,unusu,süt kardeşi
varlıklarıyla güven veren yan komşum, ve de kızımın gürültüsüne dayanan alt komşum
pek değerli medet amcam
iş arkadaşlarım...öğrencilerim
ve de isimlerini hatırlayamadığım bir çok borçkalı sizleri hiç unutmayacam...
tayin isteyip kaçarken ev sahibim sordu, hani 3 yıl daha kalacaktın???
evet 3 yıl daha kalınabilir bir yerdeydim,
ama kuruldukları yeri çok yüksekte gören ve o yüksekte olduğunu düşünenlere yalakalık yapanlardan tiksindiğim için kaçıyorum (dikkatlce okunursa herhangi bir anlatım bozukluğu yapmadığım kanısındayım)
uzatmadan bir teşekkür le yazıma son veriiim
borçkada bir çok insanın karşılıksız yardımına koşan,
yüreği ve ailesi kocaman insana teşekkür ediyorum, geçen zaman daa acıdığım tek şey sizinle geçirdiğim zamanın azlığıdır.
lüks artvinin güler yüzü, türkü taşan yürekli herşey için sağolasın...
yolculuk
Arhavide öğretmenlere kurs verme, evi paketleme, tırı ayarlama, yollukları düzenleme sonra tekrar tekrar düzenleme :( yolla çıkma, istanbulda araba kullanmaya çalışma, evi toparlama ve ereğliye dönüş... yazarken bile zorlandım. ne yorulmuşum beee
herbiri ayrı bir yazıyı barındırabilecek bu konulardan zaman buldukça yaziiim barii.
15 Haziran 2008 Pazar
12 Haziran 2008 Perşembe
10 Haziran 2008 Salı
Neyzen TEVFİK
Neyzen Tevfik'in ATATÜRK'e dil uzatanlara yazdığı şiir
Ne ararsın Tanrı ile aramda?
Sen kimsin ki orucumu sorarsın?
Hakikaten gözün yoksa haramda,
Başı açığa neden türban sorarsın?
Rakı, şarap içiyorsam sana ne.
Yoksa sana bir zararım içerim.
İkimiz de gelsek kıldan köprüye
Ben dürüstsem sarhoşken de geçerim.
Esir iken mümkün müdür ibadet?
Yatıp kalkıp Atatürk'e dua et.
Senin gibi dürzülerin yüzünden,
Dininden de soğuyacak bu millet.
İşgaldeki hali sakın unutma,
Atatürk'e dil uzatma sebepsiz.
Sen anandan yine çıkardın amma,
Baban kimdi bilemezdin şerefsiz...
9 Haziran 2008 Pazartesi
silifke kampı

bari bilgilendirici bişi yaziim de geleni boş göndermeyelim :))
ahada kalınacak yer...mebin kampı (resme tıkla büyüsün)
Nasılmı gidiyoruz??? mersin otogarından silifke arabasına bin kapızlıda in, köşedeki güleryüzlü abinin dolmuşuna atla o seni kapıda indirir :))
hizmet içi eğitim için mersin silifkeye bakanlık tarafından gönderildim. çocukluğumdan beri hayal ettiğim bir kamp ortamına seçilmiştim. işin ilginci silifkeye gitmek için başvurduğum kurs çıkmamıştı. erzurum kursuna devam nitelikte bir kursa kendilliğinden seçilmiştim :)))
istanbulda kız kulesini görmüştüm ama kız kalesini görmemiştim. rivayete göre kral aşifte kızının yılan tarafından ısırılmasını önlemek için resimdeki kaleye yollamış. (falcı kadının öngörüsü tabi)
sonra prensese üzüm götürürlerken yılan üzüm sepetinin içine atlar (prenses üzümü büyük ihtimal şarap yapıyordur, eee yalnızlık zor tabiii) sonuçta yılan prenses ile demlenirken krala yakalanırlar ve ikisini de öldürülür.
resimdeki güzel insanların çoğunluğu fen ve teknoloji öğretmeni...
sabah öğle ve akşam demeden dersi ve denizi birlikte yürüten ekip...
bunuda yapmasam biryerim şişerdi kesin...
sol baştan sayarsak; alper, ben,bülent,kerim ve ömer. tam bir kafa dinlemeydi benim için arkadaşlar da sağolsun çok kafa adamlardı... fırsat olsa da kerim size otobüs yolculuklarını anlatsa, kesisn çatlarsınız :))) demii yiğeennn
cennete giriş; toplam 900 küsur merdiven, aşağılarda bir kilise ve en dipte torağın altında bir su sesi, nasıl cennet demişler anlamadım...
30 Mayıs 2008 Cuma
kırmızı benekli alabalık
Daha küçük bir çocukken balık tutkusu babamdan bulaştııı. sabahın erken vaktınde beni uyandırmaya kıyamadığı için munzurun kıyısına tek başına giden babamı bulmam zor olmazdı. belli başlı yerlerde avlanırdıkkk.
çeşit çeşit balık yakalamıştık babamla ( tahta, yeşil, sazan, yayın, kaya, kara, peri, yunus köpekbalığı, balina... :))) son üçü abartı oldu, ama bir ara nasıl olta ile tosbağa yakaladığımı yazarım burayaaa :))) ) bir alabalık yakalayamamıştık. bu sebepten benim için efsaneydii, kutsaldı alabalık .
üniversite öğrencisi iken alabalık avında boğulma tehlikesi geçirdikten sonra alabalık yakalamayıda öğrendim ve anladımki iyi balıkçılar alabalık yakalayabilirlermiş ve de alabalık yakalayan kişi de artık alabalıktan başka bişide düşünmezmiş.
öğrencilerimi derse çekmek için 2-3 dakka balık avlarından bahsederim, iş bu ya sınıf öğretmenliğini yaptığım kuzucuklarımdan biri yukarıdaki muhteşem alabalıkları bana hediye etti. tadı gerçekten muhteşemdi fakat üzücü olan bir şey vaar kii o daa bu alabalıklar koruma altında....
27 Mayıs 2008 Salı
kahvede kara değil mi :)
20 Mayıs 2008 Salı
hüsrev
dağ çileği
14 Mayıs 2008 Çarşamba
Badminton
8 Mayıs 2008 Perşembe
simge :)
sevme sırasına girdiğimiz simgemizi misafir eden buket hanım bizede uğradı. kızımın aşırı sevgisine maruz kalan simge hanım bir ara nasıl yapsamda kaçsam der gibi bakmaya başladı :)))
malum bayanlar kek yapmaya çalıştığı için cemre simgeyi esir aldı :)
bende mılış mılış uyudum tabiiiii
5 Mayıs 2008 Pazartesi
dağçileği
1 Mayıs 2008 Perşembe
Penisilin
umarım hiç muhtaç kalmam bu ilaç ve türevine...
30 Nisan 2008 Çarşamba
civciv
26 Nisan 2008 Cumartesi
Çay Biçtik
17 Nisan 2008 Perşembe
Üzerine su dökülen laptop

Bahar ile birlikte enerji patlaması yaşayan kızım, son vukuatiyle, kalp krizi geçirmeme sebep oldu :)) olaylar şöyle gelişti: şalgam suyu canım çektiğinden marketten şalgam suyu almıştım. eşimden hararet anında şalgam suyu istedim. laptobumun yanına konan şalgamın rengini beğenen kızımda, ilginin ortağı olan laptoba haince bir saldırı gerçekleştirdi. koca bir bardak şalgamın laptoba döküldüğü an ağır çekim gibiydi :)))
hızlı bir hareketle kızımı alıp eşimin üzerine fırlattım :))
pardon onu sonra yaptım :)))
şaka bi yana, hızlı bir hareketle önce laptobu ters çevirdim, akabinde (bu kelimeye de gıcık oluyorum) elektrik bağlantısını ve pilini çıkaardım, sonra saç kurutma makinası ve kağıt havlu yardımıyla israf olan bir miktar şalgamı içtim :))
bir iki iş bilen ile görüştükten sonra bilgisayarı 2 gün dinlenmeye bıraktım.
dınınınımmm işte yazımı bilgisayarım ile yazıyorum ( biraz şalgam kokuyor ama buna da şükür )
9 Nisan 2008 Çarşamba
İlkokul
4 Nisan 2008 Cuma
nisan 1
malesef okula gider gitmez iğrenç bir şakaya maruz kaldım ve üzülerek söylüyorum şakayı yedim :)))
olay şöyle gelişti:
öğrenci- Öğretmenim, öğretmenim fermuarınız açık kalmış!!!!
ben- lennnnnn!!!!(hamle ve sonucundabir iç rahatlaması) kaçmasana laaaaannn, hıyarrrr
gel diyorummm burayaaaa (uçarak tekme :)))
böle bir şakayı yedikten sonra gün boyu şaka yapasım gelmedi.
ikinci şaka girişimi de çok ilginçtii.
ben sınıfa girince, sınıfın seviyesiz bir şakasına maruz kalacağımı bilerek gayet sakin, tedirgin masama doğru yürümeye başladım. masa örtüsünün oturacağım yere doğru sarkık olması beni biraz kızdırdı. çocuklar bu örtüyü neden böle bıraktınız, ( bu aradada sandalyem ile masa arasında örtüyü düzeltiyorum) masa altından vaaaaouuuuuuu a diye bir ses ile bir elin diz kapağımı tutuğunu hissettim. diz bölgemdeki titremeyi kimse görmediği için çok şanslıyım.
birden arka sıralardan ingilizce öğretmenimiz buket hanımın fırladığını farkettim (tosbağa hazretleri sınıfı ayartmış, hep beraber şaka yapıyorlar, bak bak bak)
neyseki öğrenciler karşısında karizmayı kurtardık :))
27 Mart 2008 Perşembe
ahmet arif
selam olsun ruhuna...
bizi bize dosdoğru anlatan, her dinleyişimde içimi sızlatan
türkülere giren, yürüyüşlerde bağıran...
dolabına yazdıran...
yüzüne tüküren...
şarabıyla ağlayan....
hepsinden selam olsun ustaya.
21 Mart 2008 Cuma
forward
bugün gelen 2 e maili sizinle paylaşiim
1. yemeklerden sonra ve ya yemek esnasında soğuk içecek içmemeliymişiz, sıcak içecekler içmeliymişiz: çünkü yemekte bulunan yağ soğuk içecekle karşılaşınca katılaşıyormuş. bu katılaşma işi damarlara kadar uzanıyormuş, uzatmadan sağlıklı bir ömür için güzel bir öneri ( güzel olan ise "bu e maili sevenleriniz ile paylaşın"ı paylaşmak)
2. gençler kitap paylaşımına çokfarklı bir boyut kazandırmışlar. düşünün binlerce genç bu çalışmaya katılmış... okuduğun herhangi bir kitabı, bittirdiğin yere bırakıyorsun.
8 Mart 2008 Cumartesi
7 Mart 2008 Cuma
Çamur
başta anlatıklarımdan yolla çıkarsak her insanın özünde çamurluk vardır. fark ise bünyeden büyeye görülen kıvamdır. kiminin kıvamı cıvık kiminin kıvamı katı. şükür çevremde cıvık çamurlardan bulunmuyor. tüm katı çamur arkadaşlarıma slm olsun.
son olarak elişimin bir sözü ile bitiriiim "kahpeliğe güç yetmezmiş" ölelerinin yapısında toprak ve suyun dışında sanırım ..ok eklenmiş :)))
5 Mart 2008 Çarşamba
merdivenler
3 yıldır çıkmak için planlar kurduğumuz merdivenleri bugün çıktık.çıkmadan önce merdivenlerin sayısı hakkında bir idaaya girdik. buketblu'nun tahmini 300, benimki ise 270 ti ve tahmin edin en çok kim yaklaştı...
3 Mart 2008 Pazartesi
atabarı kayak merkezi
buketblu (sağda ;) ) güne başlarken çekilen videoyu ekleyecekti, umarım eklemiştir. bende ayrılmaya yakın çektiğimiz videoyu ekledim. görüntüleri izleyince gaza gelip yeniden gitme planları kurmaya başladık bile ;)
(en önde fırlayıp giden benim )
1 Mart 2008 Cumartesi
şaçinka
28 Şubat 2008 Perşembe
cemremin ilk karı
aslında güzel olan duygu karın yağışı değil, sevdiklerinizin size güzel bir haber verirken ki heyecenıdır. en azından benim için :)
şimdi bu görevi eşim üstlendi...
uzun zamandır verdiği mutluluğu unuttuğum bu olayı bu sene eşim tekrar yaşattı bana.
(bi tanesin ;)
beni tanıyanlar bilir, kar olunca kendimi kaybederim... bir çok arkadaşım gazabıma uğramıştır (abim, elif,mustafa,mevlüt,murat,fahri, buket, ali,h. ibo, neşe, sündüz, ayşe... adını unuttuklarım kusura bakmasın :)
işte, Cemremin karla oynadığı ilk görüntüler
17 Şubat 2008 Pazar
14 Şubat 2008 Perşembe
mim
'İşte Bunlar' Listesi
-paraşütle atlamak
-dalgıçlık denemek
-saz çalmak
-tekrar bir kongrede sunum yapmak
-tekne ile ege sahillerini gezmek
Yapmayı neden beklediğimi bilmediklerim
-Yüksek bir dağa çıkmak ve kayarak inmek
-ralliye katılmak
Bir daha dünyaya gelsem ve seçme şansım olsa,
-yine aynı anne-baba -kardeşe, aynı aileye ve aynı dostlara sahip olmak:)
-aynı kaderi yaşamak
eda hanım mimliyorum sizi
bayar şahin & metin kemal kahraman
dinleyin bakaluuumm :)
13 Şubat 2008 Çarşamba
bir fıkra daha
yanına tilki yanaşmış.
Tilki - "hayırdır kralım neyiniz var?"
Aslan - "hiç sorma çok canım sıkılıyor"
Tilki - "ondan kolay ne var kralım, çok komik bir numara biliyorum"
Aslan -"ne yapcaz"
Tilki - "şu ilerideki bizim kırmızı şapkalı tavşanı çağıralım ve neden
kırmızı şapka taktın laaan deyip girşelim"
Aslan - "tamam hade
Aslan -"tavşaaaaaaannnn, gel lan burayaa"
Tavşan -"buyul kyalım"
Aslan -"neden kırmızı şapka taktın laaaan"
Tavşan - "hık mık "
derken aslan ile tilki güzelcene benzetmişler tavaşanı.
diğer gün aslan yine sıkkın sıkkın otururken tilki yanaşmış.
Tilki -"hayırdır kralım"
Aslan -"yav yine canım sıkkın, şu tavşanı, çağırsak mı??"
Tilki -" siz bilirsiniz kralım "
bir iki gün daha böyle tavaşnı dövmüşler, bir başka gün aslan yine
tavaşnı çağırmaya karar vermiş. tam çağırırken tilki atlamış.
Tilki -"yav kralım hep aynı bahaneden dövünce sıkıcı oluyor"
Aslan -"farkındayım da ne yapalım oğlum"
Tilki -"kralım para verelim tavşana, sigara almaya gönderelim, sigara alıp geldiğinde, eğer getirdiği sigara filitreliyse, neden filitresiz getirmedein
laaaaan der döveriz, eğer filitresiz getirirsede tam tersini söyleyip döveriz"
Aslan -"harika fikir" "laaaaaan tavşannnnnn buraya gel oglimmmm"
tavşan eli kolu sargı içinde aslana doğru seğirmiş
Tavşan- "buyul kyalım"
Aslan-"al laan bu parayı da sigara getir bana, hadi çabuuuukk"
tavşan dayak yememenin memnuniyeti ile "derhal kyalım" deyip fırlamış.
200 metre gitmiş gitmemiş, arkasını dönmüş " kyalım sigara filitrelimi filitresizmi olsun" demiş
Aslan-"tavşan gel laaan burayaaa"
Tavşan-"buyıl kyalım"
Aslan -"neden kırmızı şapka taktın laaaan"
pataküte pataküteeee
fıkra
Karadenizli Temel ile Konyali Cabbar birlikte tatile cikarlar.
Fethiye'de, Kelebekler Vadisi'nde kamp kurarlar.
Tatillerinin ikinci gunun aksami guzel bir yemek yiyip
uykuya dalarlar. Birkac saat sonra Cabbar
uyanir ve Temel'i de durtukleyip
uyandirir. Temel uyku sersemidir;
>Ne oldu? Ne istisun?"
"Temelcigim. Yukariya bak ve bana ne gordugunu soyle."
>Temel gokyuzune bakar ve cevap verir:
>-"Ha punun icun mu uyandirdun benu?. Paktum iste.
>Milyonlarca yilduz gorirum...Isil isil parliyan
>milyonlarca yilduz..."
>Cabbar tekrar sorar:
>Peki, bu sana neyi gosteriyor?"
> Artik iyice uykusu kacan Temel biraz dusunur ve
filozofca cevap verir:
> -"Teolojik olarak Tanrunun kudretinu ve kendu
acizligimuzu corirum. Felsefik olarak, evrenun
sonsuzlugunu ve onun karsisindaki onemsizligimuzu
corirum. Astironomik olarak galaksilerun,yilduzlarun,gezegenlerun varligini
corirum. Meteorolojik olarak pucun havanun cok guzel
olacaginu corirum.Yilduzlarun konumuna bakarak da
gecenun koru ve saatin 3 oldugunu,penu luzumsuz yere
uyandirdugunu coruyorum...Niye sordun punu pana? Ha
sana neyi costerur?"
>Cabbar cevaplar:>
-"Ulan hiyar, cadirimizi calmislar..."
10 Şubat 2008 Pazar
geyik var

Geyik- selamın aleyküm, Munzur dağlarına gidecektim de…
Kedi- abi burası alaska, kafayı mı yedin…
--
Geyik-selam sana misafirliğe geldik…
Kedi-bugün yokum sonra gelin
--
Geyik- dışarı gelsene kartopu oynayalım
Kedi- annem arkadaşlarınla çok geyik yapıyon da ders çalışamıyon dedi…
Geyik- o zaman bizi içeri al
Kedi- bugün yokum sonra gelin…
--
Geyik- selam yoldaş, seni esaretten kurtrmaya geldik, aç kapıyı özgürlüge koşalım.
Kedi- soğuk mu dışarı?
Geyik- pek sayılmaz
Kedi- siz koşun ben size yetişirim…
--
Geyik- ben buraya test yaptırmaya gelmiştim.
Kedi- ne testi??
Geyik- DNA testi, bu yavrunun benden olup olmadığını kontrol edecektim
Kedi- bunu sen doğurmadın mı?
Geyik- evet ama bu konuyu içeride konuşsak…
Kedi- tüh yemeği ocakta unuttum…
--
Geyik-işte bu ikimizin yavrusu aç kapıyı da içeri girsin garip. Isınsın biraz.
Kedi- iyide ben dişiyim…
Geyik- hazır bebek istemez misin?
8 Şubat 2008 Cuma
Kadınlarımız
Toprak öyle bitip tükenmez,
dağlar öyle uzakta,
Sanki gidenler hiçbir zaman hiçbir menzile erişemeyecekti.
Kağnılar yürüyordu yekpare meşaleden tekerlekleriyle
Ve onlar ayın altında dönen ilk tekerlekti.
Ayın altında öküzler başka ve çok küçük bir dünyadan gelmişler gibi ufacık kısacıktılar
ve pırıltılar vardı hasta kırık boynuzlarında
ve ayakları altından akan toprak, toprak, ve topraktı.
Gece aydınlık ve sıcak ve kağnılarda tahta yataklarında koyu mavi humbaralar çırılçıplaktı.
Ve kadınlar birbirlerinden gizleyerek bakıyorlardı ayın altında geçmiş kafilelerden kalan öküz ve tekerlek ölülerine.
Ve kadınlar bizim kadınlarımız: korkunç ve mübarek elleri ince,
küçük çeneleri, kocaman gözleriyle anamız, avradımız, yarimiz
ve sanki hiç yaşanmamış gibi ölen ve soframızdaki yeri öküzümüzden sonra gelen
ve dağlara kaçırıp uğrunda hapis yattığımız
ve ekinde, tütünde, odunda ve pazardaki ve kara sabana koşulan
ve ağıllarda ışıltısında yere saplı bıçakların oynak, ağır kalçaları ve zilleriyle bizim olan kadınlar, bizim kadınlarımız şimdi ayın altında kağnıların
ve hartuçların peşinde harman yerine kehriban başlı sap çeker gibi aynı yürek ferahlığı,
aynı yorgun alışkanlık içindeydiler.
Ve onbeşlik şaraplenin çeliğinde ince boyunlu çocuklar uyuyordu.
Ve ayın altında kağnılar yürüyordu Akşehir üzerinden Afyon`a doğru.
NAZIM HİKMET
Usta şahirin bu şiirini okuyupta etkilenmemek imkansız. uzun zaman çelişki yaşadım kadınlara verilen saygı hakkında. Feministlik çizgisinde sek sek oynadım. En sonunda farkına vardığım sonuç; kadına en çok saygısızlık yapan, kadına güvenmeyen, kadının hakkını yiyen hiç akla gelmedik cins kadınlar.
Ünzile
üniversite zamanından beri çok beğendiğim Şebnem Ferah'ı uzun süredir dinlememiştim. mp3' üme habersiz kaydedilen yukarıdaki parçeyı dinleyince çok beğendim. Şebnemli şarkılara devam...
6 Şubat 2008 Çarşamba
5 Şubat 2008 Salı
amarula yermisiniz :)))
biraz araştırınca, amarulada alkol bulunduğunnu öğrendim yalnız bunu araştırmaya gerek yokmuş, hayvanların hareketlerinden belliymiş.
2 Şubat 2008 Cumartesi
antalya çiçek pasajı
aklıma ilke geldi. güzel bir türkü söylerdi. youtube tan baktım, bulamadım. daha doğrusu buldum da. türkü ile ilke kesişim kümesi oluşturamadı.
aşağıya, pasajda dinlemekten zevk aldığım o türküyü ekliim dedim...
31 Ocak 2008 Perşembe
ilk aşk
ilk aşık olduğunuz insanı unutan var mı? ( insan kelimesi cümlede eğreti duruyor di mi, tekrar okuyunca farkkettim neyse düzeltene kadar bir iki cümle daha yazaarım, unuttururum nasıl olsa) aşk kelimesi, a harfinden gelmiştir. A harfi de gırtlaktan gelir ( unuttunuz dii mi ) :))))
bu arada ben ne anlatıyordum.... haaa ilk aşk,
ilk aşkkınızı eğer çocukken yaşamışsanız, karşı tarafı çok rahat incitebilirsiniz örneğin; kolunu sıkıp, saçını çekebilirsiniz...
lisede yaşamışsanız, yanardağ misali sivilcelerinizin arasından keskin bakışlar fırlatabilirsiniz...
üniversitede yaşamışsanız, (çüş yani, ne biçim insansın, insan bu yaşa kadar hiç olmazsa bir iki platonik takılır di mi ama ...) bence geç kalmışsınız...
halen yaşamamışsanız, yeşillik bir alan bulunuz ( mümkünse çok uzaklarda trenin geçebileceği bir manzarası olsun), oraya uzanınız...
ne alaka di mi ama ... bu yazı da nerden çıktı... bi haber sitesinde okuduğum ilk aşk haberinden etkilendim sanırım.. belkide okumadığım bir haberden etkilendim.. kim bilir :)))
29 Ocak 2008 Salı
hazırlık
24 Ocak 2008 Perşembe
takdir ve teşekkürler....
hazırlık sınıfında 28 saat ingilizce gördüğümüz yıllarda, ingilizce ile aram bozuldu. lise sona kadarda barışamadık zaten. karnem de hep dik dik bakardı bana. burnuda bir havada ki
1 ...
hiç huyum değildi gidip öğretmenlere -
"hocaaaaamm teşkür alcam, takdir kaçıracam" demek. öleeee gelecek belgenin beni tatmin etme ihtimali yoktu da ondan mıdır nedir...orta iki veya orta 1 miydi neydi. tüm derslerim iyi ingilizce 1. psikolojik ve fizyolojik bozukluğu olan bir müdürümüz vardı ( ayakkabısı boyalı olmayanı,( bazen atlette bile bakardı) okul önünde fena halde severdi. adamdan korkumuzdan cebimizde yağlanmış bez taşırdık ( ayakkabıya sürünce manyak parlıyor :) ) tüm okulla karneleri kendisi dağıtıyor. zayıfı olanlar için elinde ince bir sopa... takdirler okunuyor ve dağıtılıyor... teşekkürler dağıtılmaya başlandı, bir ara adımı duydum. şaşkın ördek yavrusu gibi seğirttim sahneye ve karneme iliştirilmiş teşekkürü aldım. ilginçtir hakkım olmayan bir belge oluşunun farkında oluşumdan mıdır, sevinemedim. zaten sonrada alamadım teşekkür.
Antalya anadolu lisesindeyekende bir takdir verdilerki, hatırladıkça gülüyorum. orta 3 te antalya ya taşınınca, bi baktım adamlar almanca 2 , ingilizce mat ve ingilizce fen görüyorlar. koku filimi gibi 3,5 yıl sonunda okulu yarım dönem uzattım. kredi tamamlamak için sporla ilgili 4 ders aldım. sene sonu hiç düşünmediğim bir takdir belgesi görünce iyice soğudum bu belgelerden.
şimdi bi de onur belgesi gibi bişi varki anlamış değiliim. o belgeyi almayan öğrencilerimiz onurumuzumu lekeliyor. neyse uzun yazmayı sevmem aslında ama önemlii değil kendime yazdığıma göre ...
19 Ocak 2008 Cumartesi
orda kimse var mııııı????
bazı öğrencilerimin bloğumu keşfetmelerinden dolayı sansür uygulama zorunluluğu doğdu. bu zorunluluk bloğumun rengini biraz soldursada yazmaya devam etçem.
sayaç demişken beni aldı biii merak. zahmet olmazsa yorum bölümüne kendiniz hakkında bilgi bırakırsanız sevinirim. bırakmazsanız, bloğumu ziyaret edenlerin hep aynı kişi olduğundan şüphelenecem.
yazı altında yorumu tıklayınca nickname bişi yazın, üstteki yazı yerine de tabi, altına da şifre girdinmi bitti gitti.
(not birilerinin olduğunu hissetmem yazma güdümü arttıracaktır)